Khaldi nin Hikayesi

Khaldi nin Hikayesi

Sıradan yorucu bir gün daha diye geçirdi içinden. Farklı hiçbir şey hissetmiyordu yaşlı çoban. Tek derdi bir an önce akşam etmekti. Yatağını hayal etti;  bir gülümseme belirdi o an, güneşin kavurduğu o çöl toprağını andıran suratında. Hayal etmek güzeldi ama her gün aynı şeyi hayal etmek artık acı veriyordu ona. Üstelik tek hayalinin de tembellik olduğuna inandırmıştı kendisini. Ama yıllardır güneşle birlikte uyanıp onunla birlikte uyuyan birisi için çok da kötü bir hayal sayılmazdı onunki.
Geçen gün öğle yemeğini altında yediği ağaca çarptı gözü. Beş altı adımda ulaştı ağacın dibine. Aynı şeyi yapmak istedi, yine burada yiyecekti yemeğini. Bohçasını güzelce açtı tam ekmeğe uzanmıştı ki bir an keçilerine takıldı gözü. Dört beş tanesi kafalarını aynı yere gömmüş iştahla bir bitkiyi yiyor diğerleri de bir sağa bir sola koşturup duruyordu. Khaldi bir anlam veremedi bu duruma. Gözü, adeta o bitkiyi yemek için birbirlerinin üzerine çıkan keçilere takılı kalmıştı. Birden elinin üzerine bir şey düştü üzerindeki ağacın bir dalından. Yere serdiği bohçasının üzerinden, iki parmağının arasından aldı tırtıl kozalağını.
Böylelikle bir kelebek kanatlarını çırptı. Kim bilebilirdi ki o kanatların rüzgarının tüm dünyayı saran koca bir kasırgaya dönüşeceğini…